Bugün 18 mart... Günlerden hüzün, günlerden umut... Tarihin akışını değiştiren, bir ulusun varlık mücadelesinin en çarpıcı örneği olan gün.Bugün takvimin kilitlenip kaldığı, sonraki günü görme umudunu taşımayan ama kendinden sonra geleceklerin bağımsızlıkla yaşamaya devam etmesi için yok olma arzusuyla yanan kahramanların fedakarlık anıtını diktikleri gün. Dünya tarihinin en kahraman birliği 57. Alay, "Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum." diyen en kahraman komutan liderliğinde, tarihin içinde 18 Mart'ta destanlaşarak,sona koşarak cumhuriyetin önsözünü yazdılar.Pek çok okul mezun veremedi, gencecik canlar diplomalarını şehitlik derecesiyle aldılar; analar yavrularını, sevdalılar sevdalarını cepheye elleriyle yolladılar.
Bugün sözlerin tükendiği, o kahramanlık destanını anlatmaya hiçbir gücün yetmeyeceği, kara ile beyazın karıştığı, canın canana feda edildiği muhteşem bir gün. Tıbbıyelilerin, Seyit Onbaşıların, Meçhul askerlerin kahramanlıklarını anlatmak bana düşmez elbet, ama burada dikkat çekeceğimiz bir nokta var: Onlar bizim için, bu vatan için canlarını, hayallerini verdiler, yapabilecekleri ne varsa yaptılar. Biz ise içimizi acıtan "on beşli" lerin fotoğrafına baktık ama onların kimliğini bile yabancı dergilerden öğrenecek kadar kültürel bilinçten uzaklaştık. Tarih 18 Mart, destanın içimizi acıtışı bir o kadar da göğsümüzü kabartışının 100.yılı... Kadın, erkek, çocuk ırk farkı olmaksızın tüm halk bir olarak son nefeslerine kadar ellerinden geleni yapan bu kahramalar vatanlarına sahip çıktı, ya biz vatanımıza yeterince sahip çıkıyor muyuz? Ey Büyük Atatürk, Ey Şanlı Kahramanlar ... Sizi anarken bile yaptıklarınızın kudreti, inançtan gelen kuvvetiniz karşısında titriyor yürekler...Tekrar soruyorum, biz bu vatan için ne yaptık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder