18 Şubat 2015 Çarşamba

Vicdan ve Gölgeler




Gece başımı yastığa koyduğumda durmadan konuşan bir ses vardı susturamadım onu,susturmak istemedim de… Ancak o konuştukça içimde, yaralarım kanıyordu; o konuştukça öfkem kabarıyordu.Yine de dinledim en azından onun benimle dertleşmesine izin verdim. Üzgünüm vicdanım, nasıl bu hale gelebiliyoruz açıklayamam ki sana ben. İnsanın doğasında var bu desem “eşref-i mahlukat”a yakışmaz ki olanlar, “…mini etek giymeyeceksin, gece dışarı çıkmayacaksın, erkeklerle aynı ortamda bulunmayacaksın, mini etek giyersen tecavüzü göze almışsın…” diyenleri anlayamam ki… Nerede ne zaman susturmuşlar, neye esir etmişler yüreklerini, nasıl bağlamışlar gözlerini, ne zaman anlayacaklar beden dokunulmazlığı hakkının önemini ve sapkınlığın hiçbir mazereti kabul etmeyeceğini. Ey vicdanım hep uyanık kal, ben uyurken bile beni uyar; uyar ki insan olduğumu hatırlayayım; çünkü“Vicdanlı ve dürüst olmak, hesaplı olmaktan iyidir. Hesap, insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemli bir işe yarar: İnsanı insan yapar.”  (Friedrich Wilhelm Nietzsche)
Hayatta para ile alınacak bir çok değerli şeyler olduğunu biliriz; Ama para ile hiçbir zaman onur veya temiz vicdan satın alınamaz, kastım S.Lec’in söylediği “Vicdanı tertemizdi, çünkü onu hiç kullanmamıştı.” anlamına gelen bir ifade değil tabi…Gerçek sevgi ve dostluk para ile alınamaz. Bunlar hak edilerek kazanılır. Para ile ilaç alınır, ama sağlık alınamaz. Para ile yiyecek alınır ama iştah satın alınamaz. Para bir ev alabilir ama bir yuva alamaz. Para lüks şeyler alabilir ama kültür alamaz. Para eğlence alır ama mutluluk alamaz. Sözün özü  “Hayatta en iyi şeyler para ile alınamayanlardır.” Ve sen vicdan, ne mühimdir varlığın. İnsanı, yanlışa götüren kararlar vermekten alıkoyarsın eğer susturulmadıysan. Bir eğilim olarak her insanda bulunsan da, nasıl bir şekle bürüneceğin sosyal öğrenmeyle belirlenir. Evet, vicdanlı olmayı, küçük yaştan itibaren "iç sorumluluk" bilinciyle öğreniriz. Bu yüzden daha küçük yaşlardan itibaren “Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol”malı insan. (Eflatun )
 Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe.( Honore de Balzac); çünkü “En mükemmel adalet vicdandır.” (Victor Hugo,) . ancak “Vicdanı herkes yüreğinde taşımaz; dilinde, midesinde ve hatta cüzdanında taşıyanlar vardır.” Ve bunların vicdanlı görünerek yaptığı vicdansızlıktan korunmak gerekir.  “Yasalar vicdanların içinde çalışıyor olmalı, sadece yasaların çıkması önemli değil.” diyordu Özgecan’ın babası. Muhtemelen  İnsanlar kötülüğü, arzuları kuvvetli olduğundan dolayı değil, vicdanları zayıf olduğundan dolayı yaparlar.” diyen John Stuart Mill ‘in teşhisinden habersiz. Hepimiz vicdanlı olmaktan bahsediyoruz ya “Vicdan, herkesin komşusunu dövmek için aldığı fakat asla kendine karşı kullanmadığı bastonlara benzemez umarım."(Balzac)

 Ah Özgecan ve sen toplumun vicdanı oldun diyorlar ya ben bir şey demiyorum. Ben sadece, okulundan evine gitmek için otobüse binen birinin giydiği kıyafetten tek başına yolcuk etmesine kadar yargılanmasını vs.  hazmedemiyorum, sanki suçlu tecavüze uğrayan, tecavüz edeni aklama çabalarına niçin girilir anlamıyorum. Biz vicdanımızın Özgecan’a sızlatırken tepkimizi çekmesi gereken katilin adını göz ardı ediyoruz.Nasıl ki mağdurun adı uğradığı mağduriyetle simgeleştiriliyorsa, böyle insanlık suçu işleyen kişilerin adı sebep olduğu suçla anılmalı.
 Evet, burada durmalı; sözcükler yetersiz kalıyor zaten, sözcükler anlamsız. Günlerdir bu yazıyı erteliyorum, yazımdan öfke ve kan akmasın, içimden geçenleri doğru ifade edebileyim diye.  Bu nedenle hayatın her alanında vicdanlarımızın susmadığı, satılmadığı günler bizimle olsun, bir sonraki yazıda görüşürüz dostlar diyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder