Gece başımı yastığa koyduğumda
durmadan konuşan bir ses vardı susturamadım onu,susturmak istemedim de… Ancak o
konuştukça içimde, yaralarım kanıyordu; o konuştukça öfkem kabarıyordu.Yine de
dinledim en azından onun benimle dertleşmesine izin verdim. Üzgünüm vicdanım,
nasıl bu hale gelebiliyoruz açıklayamam ki sana ben. İnsanın doğasında var bu
desem “eşref-i mahlukat”a yakışmaz ki olanlar, “…mini etek giymeyeceksin, gece
dışarı çıkmayacaksın, erkeklerle aynı ortamda bulunmayacaksın, mini etek
giyersen tecavüzü göze almışsın…” diyenleri anlayamam ki… Nerede ne zaman
susturmuşlar, neye esir etmişler yüreklerini, nasıl bağlamışlar gözlerini, ne
zaman anlayacaklar beden dokunulmazlığı hakkının önemini ve sapkınlığın hiçbir
mazereti kabul etmeyeceğini. Ey vicdanım hep uyanık kal, ben uyurken bile beni
uyar; uyar ki insan olduğumu hatırlayayım; çünkü“Vicdanlı ve dürüst olmak,
hesaplı olmaktan iyidir. Hesap, insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemli bir işe
yarar: İnsanı insan yapar.” (Friedrich Wilhelm Nietzsche)
Hayatta para ile alınacak bir çok değerli şeyler olduğunu
biliriz; Ama para ile hiçbir zaman onur veya temiz vicdan satın alınamaz, kastım S.Lec’in söylediği “Vicdanı tertemizdi, çünkü
onu hiç kullanmamıştı.”
anlamına gelen bir ifade değil tabi…Gerçek sevgi ve dostluk para ile
alınamaz. Bunlar hak edilerek kazanılır. Para ile ilaç alınır, ama sağlık
alınamaz. Para ile yiyecek alınır ama iştah satın alınamaz. Para bir ev
alabilir ama bir yuva alamaz. Para lüks şeyler alabilir ama kültür alamaz. Para
eğlence alır ama mutluluk alamaz. Sözün özü “Hayatta en iyi şeyler para ile
alınamayanlardır.” Ve sen vicdan, ne mühimdir varlığın. İnsanı, yanlışa götüren
kararlar vermekten alıkoyarsın eğer susturulmadıysan. Bir eğilim olarak her insanda bulunsan da,
nasıl bir şekle bürüneceğin sosyal öğrenmeyle belirlenir. Evet, vicdanlı
olmayı, küçük yaştan itibaren "iç sorumluluk" bilinciyle öğreniriz.
Bu yüzden daha küçük yaşlardan itibaren “Nefsinin öğretmeni, vicdanının
öğrencisi ol”malı insan. (Eflatun )

Ah Özgecan ve sen toplumun vicdanı oldun
diyorlar ya ben bir şey demiyorum. Ben sadece, okulundan evine gitmek için
otobüse binen birinin giydiği kıyafetten tek başına yolcuk etmesine kadar
yargılanmasını vs. hazmedemiyorum, sanki
suçlu tecavüze uğrayan, tecavüz edeni aklama çabalarına niçin girilir
anlamıyorum. Biz vicdanımızın Özgecan’a sızlatırken tepkimizi çekmesi gereken
katilin adını göz ardı ediyoruz.Nasıl ki mağdurun adı uğradığı mağduriyetle
simgeleştiriliyorsa, böyle insanlık suçu işleyen kişilerin adı sebep olduğu
suçla anılmalı.
Evet, burada durmalı; sözcükler yetersiz
kalıyor zaten, sözcükler anlamsız. Günlerdir bu yazıyı erteliyorum, yazımdan
öfke ve kan akmasın, içimden geçenleri doğru ifade edebileyim diye. Bu nedenle hayatın her alanında vicdanlarımızın
susmadığı, satılmadığı günler bizimle olsun, bir sonraki yazıda görüşürüz
dostlar diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder