12 Şubat 2015 Perşembe

Aşk Sen Nelere Kadirsin



   Malum önümüz Sevgililer Günü,her yerde gözümüzün içine sokulan bu iki kelimeyi yüreğimize sokan insanların olması dileğiyle bu konuda birkaç şey yazmak bana da farz oldu.Ancak ben sevgi değil aşk üzerine bir sohbete girmek istiyorum sizlerle.

Aşk, aşk, aşk…

Ne çok tanımı var aşkın; tutkunun en yakın dostu, sınırsız fedakarlığa yanaşan hasret yüklü bir gemi., dillere destan masalların çıkış noktası…Aşık Veysel “Seversin kavuşamazsın aşk olur.” demiş. Ne de güzel demiş.Bizi hem sonsuz güç sahibi hem savunmasız bebek misali bir ruh haline koyan bu duygu Ferhat’ın dağları delmesinde Kerem’in hasretinden ölmesinde, Mecnun’un kendini Leyla’da kaybedip Mevla’ya ulaşmasında rol oynamış.


 Nasıl mı anlarsınız aşık olduğunuzu, anlamamnız mümkün değil:“Eğer...
Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar, onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir
akrep kadar hain... Her şiirde anlatılan oysa...
Her filmin kahramanı o...
Her roman ondan söz ediyor, her çiçek onu açıyorsa...
Bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa, iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa... Gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep onun yüzü suyu hürmetine...
Uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa... Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
Kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...” 

Can Dündar’ın tabiriyle, aşkınız kutlu ve mutlu olsun diyeceğim geliyor .Öyle bir şeydir ki aşk, ruhunuzda sürekli bir tetikte olma hali  “Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. Herkes kendinden sorumludur aşkta.” diyor Nazım Hikmet. Mevlana ise "Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Ben bir balığım, aşk ise daldığım bir derya… Aşktan gözlerim yaşlı olsa da, o derya gözyaşımı nereden bilir? Başımı o denizden çıkarayım desem, balığım ya; nefesim kesilir.
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır; ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın.
Aşk,her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
Âşıktan daha deli kimse yoktur ama akıl onun sevdâsına karşı kördür, sağırdır.” der aşkı tanımlarken.
 Oscar Wilde göre “İnsan aşık olduğu zaman kendi kendini kandırmakla işe başlar, başkalarını kandırmakla da işi bitirir.” “Aşk imkansız birçok şeyi mümkün kılar.”diyor Goethe’de.

Can Dündar formülünü koyar sonunda:Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde. Birbirimizi sevmenin gururu olmalı her şeyde.
Unutma; Onu artık unuttum demek, bir kez daha hatırlamaktır aslında.
Bilir misin ne zordur severek yaşamak. Ona benimsin deyip sarılamamak. Ne zordur hep yakın hissedip aslında ondan uzak olmak.”


Aşkı edebiyatçılardan dinlemeye alışık olanlara benim gibi bir edebiyatçının şimdi söyleyecekleri sinir bozucu  gelebilir; ama üzgünüm bilim adamları aşkın kimyasal şifresini çözmüşler. Neuroscience’a göre aşk bir motivasyon sistemi, bir tür uyuşturucu...
Âşık olduğunuzda beynin “saplantı, delilik, sarhoşluk, susuzluk ve açlık devreleri” aynı anda harekete geçiyor. Beyninize yazık çünkü “dopamine, estrogen, oxytocin ve testosteron” hormonları aynı anda beyne hücum ediyor. Bu hücum karşısında beynin “endişe, korku, analiz ve dikkat” merkezi havlu atıyor.
* * *
Oldu mu size “aşkın gözü kör, kulağı sağır”, Bu yüzden sevdiğiniz size kusursuz görünüyor, sevenler sevdikleri için kendilerinden vazgeçebiliyor...Bilim adamları tartışmalı da olsa aşka ömür biçiyor, bu ateşli dönem ortalama 6-8 ay sürüyormuş, aşkın ömrü ise üç yılmış. Eğer beynin topyekûn hormon salgıladığı bu dönemde sevdiğinize kavuşamamışsanız ortaya ömür boyu unutamayacağınız bir aşk çıkıyor; çünkü aşırı aktive olan hormonlar beyinde kalıcı hasarlar bırakıyor. Sonrasında yaşadığınız her ilişki bu hasarın gölgesinde kendisine yer arıyor... Psikiyatr Louann Brizendine, “Eğer beyin bu dört hormonu aynı anda sürekli salgılasa, yani aşk hiç bitmese insanlık nesli devam etmezdi” diyor.

İster bilimsel ister  ruhsal olsun;ister beşeri ister ilahi olsun insanoğlu bu duyguyu mutlaka tatmalı derim.Aşık Veysel’le bitirelim sözü “Seversin, kavuşamazsın aşk olur.. Seversin kavuşursun, kıymetini bilebilirsen, mutluluk olur.
Aşkınız bol,
mutluluğunuz daim olsun.

2 yorum:

  1. Tam da sevgililer gunune ozel bir yazi olmus..duygular cok.guzel kaleme dokuluyor sende canim..yazilarini zevkle takip ediyoruz..askla sevgiyle kal..

    YanıtlaSil
  2. Hepimiz sevgiyle kalalım canım. Şair" Ölümdür yaşanan tek başına aşk iki kişiliktir." diyor. Aşkımızı doya doya yaşadığımız günler bizimle olsun:)

    YanıtlaSil